netteki eviniz......
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
netteki eviniz......

kasabamız, sosyal, kültür ve siyaset


Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Söz ALİ BULAÇ'ta...!

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Söz ALİ BULAÇ'ta...! Empty Söz ALİ BULAÇ'ta...! Çarş. Mayıs 12, 2010 1:04 am

suleyman

suleyman
HİPERAKTİF ÜYELERİMİZ DEN
HİPERAKTİF ÜYELERİMİZ DEN




Söz Ali Bulaç ta.Ali Bulaç sıradan bir müslüman değil.içte ve dışta görüşlerine değer verilen,ciddiye alınan,birilerine yaranmak için yazmayan doğru bildiklerinden şaşmayan,bu uğurda zaman zaman gerek kendi yazdığı gazetesiyle zaman zaman siyasilerle ama çoğunlukla akepe kurmaylarıyla ters düşen,ters düşmeyi göze alan,alabilen ender düşünürlerden biri.son talihsiz ve iğrenç olayda nedense içten içe sevinmemiş hatta bazı kendini bilmezler gibi zil takıp oynamamış.ve benim de altına imza atacağım çok önemli bilgiler vermiş. diniliyoruz:



Mahremi araştırmak günah





Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç günlerdir tartışılan kaset konusunu İslami bakış açısı

'Ey diliyle inanıp, iman kalbine girmeyen kimseler. Müslümanların gıybetini yapmayın; gizli kusurlarını araştırmayın'

Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç günlerdir tartışılan kaset konusunu İslami bakış açısına göre değerlendirdi.

İşte Bulaç'ın yazısı

Deniz ******'a ait olduğu iddia edilen bir kasetin orta yere serilmesi bir deprem etkisine yol açtı.
Tabii ki olayın siyasi boyutu son derece önemlidir ve hiç kuşkusuz kısa, orta ve uzun vadede bunun derin etkilerini hep birlikte hissedeceğiz. Olayın siyasi boyutu kadar ahlaki-fıkhi boyutları da önemlidir.

Mahrem dünyaya ait bir olayın kişilerin rızası hilafına tespiti ve teşhiri hem ahlak dışıdır hem hukuken suçtur. Teknolojinin baş döndürücü hızla gelişmesi, mahrem dünya diye bir şey bırakmadı. Son derece sofistike yöntem ve araçlarla istenilen kişilerin mahrem hayatı, konuşmaları, fiilleri kayıt altına alınabilir, montaj hileleriyle istenildiği kılığa sokulabilir. Bu açıdan, elde ediliş şekli itibarıyla suç olan bir fiilin delil veya şantaj aracı olarak kullanılmasına daima kuşkuyla bakmalı. Ortada can ve mal güvenliğini ilgilendiren bir tehdit söz konusu ise -cinayet, terör, fiili saldırı, yolsuzluk, rüşvet vb.- o zaman da hâkim kararıyla ve devletin meşru kuvvetleriyle bu türden kayıtlar ve tespitler yapılabilir, ancak bunların da kamuoyuna gelişigüzel teşhir edilmesine; birilerinin rakiplerini zor duruma düşürmek amacıyla kullanılmasına izin verilmemelidir.

İslam fıkhının kabul ettiği en ağır suçlardan biri "zina"dır. Zina suçunun cezayı gerektirecek şekilde tespiti için dört adil şahidin bu fiile açık bir biçimde tanıklık etmesi gerekir. (4/Nisa, 15; 24/Nur, 4) Öyle ki bu, "kılıcın kınına girişi" şeklinde tasvir edilmiştir. Aynı örtü altında bir arada yakalanan bir çifte uygulanacak ceza ise bilginlerin çoğuna göre "te'dip"ten ibarettir. Takdir olunacağı üzere, neredeyse hiç kimsenin bu fiili dört kişinin açıkça görebileceği pozisyonda işlemeye kalkışması düşünülemez. Hatta zina suçunu itiraf etmek üzere gelen bir kadını Hz. Peygamber geri çevirmek için defalarca uyarmıştır.

Pekiyi, suç fiilini işleyenlerin suçlarını araştırıp çıkarmak caiz mi? Tek kelimeyle hayır! 49/Hucurat, 12. ayette "birbirinizin gizli fiillerini/gizliliklerini araştırmayın" buyurulur. Bunun ne anlama geldiğine bakalım:

1) Allah'ın Elçisi (s.a.): "Ey diliyle inanıp, iman kalbine girmeyen kimseler. Müslümanların gıybetini yapmayın; gizli kusurlarını araştırmayın. Kim onların gizli kusurlarının peşine düşerse, Allah da onun gizli kusurlarını araştırır. Allah kimin gizli kusurlarını araştırırsa, evinde dahi onu rezil eder." (Tirmizi, IV, 378; İbn Hıbban, Sahih XIII, 75)

2) İbn Mes'ud'a bir adam getirilir ve "Bu sakalından şarap damlayan biridir" denir. Büyük fakih sahabe "Bize tecessüs (gizlilikleri araştırma) yasaklandı. Apaçık görürsek başka" der.

3) Abdurrahman bin Avf'tan naklen: Bir gece Hz. Ömer'le dolaşıyorduk. Kapısı bir parça aralık bir evden kandil ışığı geliyordu. İçerde sesleri birbirine karışan kimseler vardı. Ömer "Bu Rabia b. Umeyye b. Halef'in evidir, şu anda içki içiyordur. Ne yapalım?" diye sordu. Ben de, "Benim görüşüm, biz şu anda Allah'ın yasakladığı bir şeyi yapıyoruz." dedim ve Hucurat 12. ayete atıfta bulundum. Ömer beni haklı buldu, geri döndük.

Sonuç: Mahrem alan korunmuştur. İnsanların gizli işleri, kusur ve ayıpları araştırılmaz. Biri bizdeki ayıbı araştırmaya kalkışsa bile bizim mukabil bir hareketle onun ayıplarını araştırmaya kalkışmamız doğru değildir. (Ebu Davud, libas, 14) Gizliliklerin çokça araştırıldığı ve bu tür haber ve bilgilerin hayli revaç bulduğu bir toplum, ahlaki bakımdan iki yüzlü bir toplumdur. Belli ki büyük bir çürüme geçirmektedir, aslında kendi kusur ve ayıplarını, suç ve cürümlerini bir başkasının aynasında seyretmek gibi patolojik bir bozukluk göstermektedir. Bu yüzden zina suçu işleyen bir kadına erkekler bir anda "onu taşlayalım" diye bağrışınca Hz. İsa "İlk taşı bu suçu hiç işlemeyen atsın." buyurdu, kimse eline taş almaya cesaret edemedi.

İslami hassasiyetleri olanların bu türden şantaj araçlarına itibar etmesi ayıptır, günahtır ve yakışıksızdır. Bir olayın "haber değeri"nin olması, ahlaki ve hukuki olumlu değerinin ölçüsü değildir.

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz